02/04/2021
Otizmin toplumsal bir mesele olduğunu yıllardır dile getiriyoruz. Toplumsal bir meseledir, çünkü sadece otizmle ilişkisi olanları değil, toplumun tüm kesimlerini az ya da çok ilgilendirmektedir. Bu gerçek artık daha açık görülebilmektedir. Otizm spektrumunda tanı alan çocuk sayısı dünya çapında giderek artmakta, otizm gündelik yaşamımızda daha fazla duyulur hale gelmektedir. Okullarımızda kaynaştırma öğrencisi binlerce çocuk ve genç, okullardan mezun ya da eğitimlerini tamamlayamamış binlerce erişkin yaşta otizmli birey bulunuyor. Ve onların yakınları; anneleri, babaları, kardeşleri…
Toplumda gün geçtikçe artan ayrımcılık, şiddet ve farklı olana yönelen saldırganlık, toplum olarak bilinçlenebilmemizin önüne engel oluşturuyor. Farklılık yüzünden mağdur durumda olanların yaşamlarını çekilmez hale getiriyor.
Son bir yılda yaşanan pandemi ise bu sorunlardan doğan yükleri daha da taşınamaz hale getirmiştir.
Eğitim meselesine gelince… Otizmin (ve benzeri gelişimsel bozuklukların) nasıl ele alınacağına dair ciddi bir karışıklık olduğu artık sadece eğitimcilerin, anne-babaların, diğer aile üyelerinin ve yakın çevrenin bildiği bir gerçek olmaktan uzak. Sağlık hizmetleri ise son derece eşitsiz bir biçimde veriliyor ya da verilemiyor. Nitelikli bilgilendirme, yönlendirme sistematiğiyle yaşamaları boyunca hiç karşılaşmayan bu aileler birtakım sosyal hakları olduğunu dahi bilmiyorlar.
Bu sorunları aşmak konuya ancak bütüncül bir bakışla mümkün olabilir. Otizmle gelen sorunlar yığını bireysel (aile içi) veya sadece sivil çabalarla çözülemez. Otistikler Derneği, meselenin bütününe bakmayan ve herkesi kapsamayan bakış açılarını benimsememektedir.
Yani, otizm ve otizme ilişkin tüm sorunlar toplumun ortak meselesi olarak görülmedikçe çözümler de kalıcı olamayacaktır.
Öyleyse taleplerimizi sıralıyoruz:
1. Herkese eşit ve ücretsiz sağlık
2. Herkese eşit ve ücretsiz eğitim
3. Otistikler ve yakınları için ücretsiz nitelikli psikososyal hizmetler
4. Gelişimsel bozukluğu olan tüm gençler ve erişkinler için nitelikli mesleki eğitim ve istihdam imkânları
5. Ailelerin bir bütün olarak ele alınacakları psikolojik destek sistemleri
6. Erken yaşlarda yaygın tarama ve erken tanı-müdahale çalışmaları
7. Toplumsal bilinç için okullardan başlamak üzere devlet eliyle süren bilinçlendirme çalışmaları
Tüm bu talepler ancak ve ancak toplumcu sağlık ve eğitim politikalarının geliştirilmesi ile mümkündür. Bu yönde geliştirilmeyen politikaların dışında kalan her türlü girişimi günü kurtaran iyileştirmeler olarak görüyor, hesapsız ve plansız buluyoruz. Faydadan çok zararı olduğunu yaşayarak görüyoruz. Otizmi yaşayan ailelere “hiç olmazsa…” diye diye gün geçtikçe daha azına razı olmayı dayatan bu anlayışı kabul edemeyeceğimizi kamuoyuna bildiriyoruz.
Otizmi bir rant alanına dönüştüren anlayışları da etik bulmadığımızı bir kez daha tekrarlama ihtiyacı hissediyoruz. Meseleyi topluma, salt maddi yardım toplama ve “farkındalık” adı altında yüzeysel içerikler olarak sunan sivil toplum anlayışlarını toplumsal bilinçlenme açısından hiçbir zaman yeterli bulmamıştık. 2021 yılı itibariyle bu anlayışımızın doğrulandığını görmekten ancak biraz sevinebiliriz. Ama bizce asıl odaklanılması gereken farklı gelişimsel özellikli çocukları olan anne-babaların gelecek endişesi ve çocuklarımızın bugünden itibaren doğru ve gerekli desteği alabilmesidir.
Geleceği daha güvenli kılabilmek için bugünden yapılması gerekenler var. Ve hatta bugünü de yaşanılır hale getirmek için de yapılabilecekler var. Sorunları ciddiye alıyoruz ve ciddiye alanları aramıza bekliyoruz.
Otistikler Derneği otuz yıla yakın akademik birikimi, Alternatif Gelişim Programları ismiyle yürüttüğü uygulamalı psikososyal çalışmalar modelini bir örnek olarak geliştirmeye devam ediyor.
Güleryüzlü, cesur ve umutlu üyeleri, gönüllüleriyle Otistikler Derneği sizleri de destek olmaya çağırıyor!
02.04.2021
Otistikler Derneği
Yönetim Kurulu