Otistik Çocukların Özellikleri

Haydi Gönüllü Ol!

Otistik Çocukların Özellikleri

07/07/2020

Otizm tanısı almış çocuklar veya yetişkinler, fiziksel gelişimlerinde herhangi bir farklılık olmadığı için ilk bakışta anlaşılmayabilir. Bazı ruhsal ve biyolojik farklılıkları olan çocuklar ise dışarıdan davranışsal farkılıklarla ilgimizi çeker. Otizm ise her bireyde farklı seviyelerde yaşandığından, kimi otistikler sosyal yaşam içinde anlaşılmadan var olabilirken, kimileri farklılıklarıyla diğer insanların dikkatini çeker. Erken tanı ile başlaması mümkün olan psikoterapi ve özel eğitim otizm tanısı almış bireyin toplumsal yaşama entegrasyonuna yardımcı olabilir. Bu yazıda otistik çocukların özellikleri üç başlık altında incelenmiştir.

1) İletişim ve Sosyal Etkileşim Sorunları

Otistik çocuklarda sosyal etkileşim sorunlarına baktığımızda en erken belirti çocuğun göz temasından kaçınmasıdır.  Bu durumda çocuk ya karşısındaki ile hiç göz teması kurmaz ya da kısa süreli göz temaslarının ardından gözlerini kaçırır. Diğer bir önemli özellik ise dil gelişimindeki aksaklıktır. Otistik çocukların dil becerilerinin gelişmesi yaşıtlarına göre daha geç gerçekleşebilir. Normalde 3 yaşından büyük olan çocukların iki kelimeli cümleleri kolayca kullanabilmesi gerekmektedir aksi takdirde dil gelişiminde bir aksaklık olduğundan şüphelenilmelidir. İki yaşına gelip tek kelime etmemiş çocuklarda bu bir belirti olarak kabul edilir. Kimi otistik çocuklar dili hiç kullanmazken kimilerinde dil yalnızca ihtiyacı belirtmek için kullanılabilir “şeker isticem, beni parka götür” gibi ya da kimi zaman ekolalik konuşmaya (başkalarının söylediklerini tekrar etme) rastlanır. Otistik bireylerin duyularının uyaranlara normal gelişenden daha hassas olmasıyla da ilişkili olarak zihinlerindeki uyaran yoğunluğundan konuşmanın, sorulan sorunun yanıtı bilinse bile uygun cevabın o anda verilmesinin zor olduğu bilgisini hafif düzeyde otizm tanısı almış yüksek işlevli otistik bireylerden veya küçük yaşta psikoterapiye başlayarak normal gelişim çizgisine dönmüş ve sosyal yaşama entegre olmuş bireylerin paylaşımlarından anlayabiliriz. Bu durumu göz önüne alarak farklı gelişen çocuğa konuşması veya cevap vermesi için zaman tanımak, ifade edebilmesi için zorlamadan bekleyerek alan açmak otistik çocuğa daha rahat ve güvende hissettirecektir.

Otistik çocuklar başka insanların duygularını okumakta ve eşlik etmekte de oldukça zorlanırlar. Aslında ötekinin duygusunu ve hatta duygu değişimlerini sezerler ancak dil ve psikososyal gelişimdeki aksaklık nedeniyle hem kendi duygularını hem de ötekinin duygularını anlamlandırmak zordur. Bu nedenle de çoğu zaman heyecanlandıklarında, kaygılandıklarında, öfkelendiklerinde bunu dışarıya normal gelişenler tarafından anlaşılamayan birtakım hareket, davranış ve seslerle yansıtırlar. Bu noktada otistik çocuğun bu davranışına neden olabilecek duygu tahmin edilebiliyorsa ebeveyni, öğretmeni ya da yanında eşlik eden kişi tarafından duygunun sözle ifade edilmesi çocuğun anlamlandırmasına yardımcı olabilir.  

Otizmde temelde sosyo-duygusal gelişim alanındaki bir aksaklık söz konusu olduğu için otistik çocuklar sosyalleşmekte, akran ilişkileri kurmakta zorlanırlar. Otistik çocuk için ötekiyle etkileşim içinde olmak, iletişimi başlatmak veya iletişimde kalmak zordur. Kendisine seslenildiğinde çoğu zaman tepkisiz kalabilirler ya da çevresinde olan bitene kayıtsız görünebilirler bunun yanı sıra isteklerini ifade etmek konusunda zorlanabilirler. İçinde bulunulan sosyal ortama uygun ses tonunu ayarlamak veya öteki insanlarla ilişki içinde sosyal mesafeyi ayarlamak da bir otistik için zordur.

2) Sınırlı ve Yinelenen Davranışlar

Otistik çocukların ilgi alanları oldukça sınırlıdır ancak ilgi duydukları nesne veya konuya tüm dikkatlerini verirler, saatlerce kendilerini kaybedercesine o şeyi yapabilirler ve onunla ilgili en ince ayrıntıyı bile hatırlayabilirler. Tercih ettikleri oyunlar, yaşıtlarının oynadıkları oyunlara göre daha kısıtlıdır. Evcilik gibi hayalgücünden yararlanarak oynanan oyunları tercih etmezler. Oyuncakların nasıl oynanacağını keşfetmekte zorlanırlar. Genellikle oyuncaklarla oynama şekilleri de normal gelişen çocuklara göre farklı olabilir. Oyun konusunu normal gelişen çocuklar üzerinden anlamaya çalışmak daha kolay olabilir. Bir çocuk büyürken bir sürü farklı şeye ilgi duyabilir tabi ki çocuklar arasında değişiklikler vardır. Fakat genel anlamda yeni şeyleri denemeye ilgili, atılgan ve meraklılardır. Otistik çocuklarda ise ilgi alanı kısıtlıdır ve kısıtlı ilgi alanlarında zamanlarının çoğunu geçirebilirler. Günlük yaşantılarında belirledikleri bir rutin vardır ve sürekli bunu uygulamak isteyebilirler ve rutinin bozulması durumunda rahatsız hissedebilirler. İstediği şeyleri yapabilmek için bağırabilir, vurabilir, ağlayabilir, koşabilir ve inatçı olabilirler. Bunun nedeni çoğu zaman yapmaktan hoşlandığı veya yapmayı istediği rutinlerin veya şeyin onu güvende hissettirmesi ve rahatlatmasıdır. Nedenini ifade edememeleri otistik çocukların duygusal anlamda zorlanmalarına ve diğer insanların da durumu anlamlandıramadıkları için zorlanmalarına neden olur.

3) Çevresel Uyaranlara Tepkiler  (Tepkisel farklılıklar)

Otistik çocuklar çevresel koşullara normal gelişen çocuklara göre daha farklı tepki gösterirler. Eşyaların yerinin değişmesi, inşaat sesi, mekândaki ışık tonu, başka insanların yakın temasları, nesneler çoğu zaman rahatsız edici veya korkutucu olabilir. Normal gelişen çocukları etkilemeyecek bazı durumlar, otistik bireyler için katlanılmaz olabilir. Tam tersi olarak normal çocukların rahatsız olduğu şeyler ise otistik bireyleri rahatsız etmeyebilir: Aynı şarkının tekrar tekrar dinlenmesi veya oturulmaması gerektiği düşünülen pis yerlere oturmak, pişmesi gereken yiyecekleri çiğ yemek gibi. Mesela su ile ilişkileri normal gelişen çocuklardan farklı olarak dönem dönem değişebilir. Bazen suyun vücuduna temasından fiziksel acı veriyormuşçasına kaçabilirlerken bazen de uzunca suda vakit geçirebilirler veya ayakkabı, çorap gibi bazı kıyafetleri zaman zaman giymekten kaçınabilirler. Bu örneklerden gördüğümüz üzere, otistik çocukların beden duyumlarının zaman zaman farklılaşmasından kaynaklı kimi durumlara verilen tepkilerin de farklılaşması söz konusu olabiliyor. Yani kimi zaman gerçekten suyun veya bir kıyafetin bedenine temasını acı veren bir yaşantı olarak deneyimliyor olabilir otistik bireyler. Aslında otistik çocukların her davranışının, hareketinin kendi içinde bir anlamı olduğunu ancak sözel ifade veya alışılmış ifade yollarını kullanmadıkları için normal gelişen zihinlerin anlamlandırmakta zorlandığını ve buna bağlı olarak otistik çocuklarla ilişki içinde zaman zaman zorlukların yaşandığını söyleyebiliriz.